Anavatan ve Diaspora: Birlikteysek Güçlüyüz
Adıgey Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın daveti üzerine Türkiye’nin değişik şehirlerinde yaşayan dokuz gencimizle birlikte, 14-20 Ağustos tarihleri arasında Anavatandaydık.

A.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve B.Ü. konuk öğretim üyesiyken muhalif kimliğinden dolayı KHK ile üniversiteden atılan Doç. Dr. Murat Sevinç, krizin faturasını halka çıkarmak isteyenlerce kurgulanan “Aynı gemideyiz” söyleminin temelsizliğine ve arka planına ışık tutuyor..

“Herhangi bir yere termik santral mi kurulması, yoksa fidanlık mı yapılmasına yöre halkı değil de, “uzmanlar” ve “bilim adamları” karar verdiği sürece, bilim ve teknolojinin bir baskı ve sömürü aracı olarak kullanılmasının önüne geçilemez”.* (Paradigmanın İflası, s. 219)

“Kusura bakma hâkim bey. Memlekette Galata Kulesi’ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım…”
Bu sözlerin sahibi, 50’li ve 60’lı yıllarda, yoluna çıkan ‘vizyonsuz fırsatçılara’ Galata Kulesi’ni, İzmir Saat Kulesi’ni, şehir hatları vapurlarını, elektrikli tramvayı falan satarak ülkenin gündemine oturan efsane

Aşağıdaki satırları, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’nün
‘tavrı’ üzerine yazıyorum. Beni ilgilendirdiğinden değil, tahammül edemiyor olmaktan…
Yargılanan akademisyenlerin davalarında Çağlayan’da ve benzer eylemler olan her yerde ‘Üniversite biat etmez’ pankartları açılıyor.


Bir belgeseldeki konuşmasından ötürü milliyetçi-şoven çevrelerin çarpıtma, hakaret ve ithamlarına maruz kalan Muhittin Ünal bugün detaylı bir açıklama yaptı.

Muhittin Ünal’ın konuşmasını Kabardey Ümit'in koyduğu videodan izleyince aklıma bir fıkra geldi: Papa New York’u ziyaretinde uçağın merdivenlerinde inerken gazeteciler "Efendim New York'da genelevi ziyaret edecek misiniz?" diye soruyorlar.

Soykırımdan geçirilmiş halklar geleceğe tutunurken kimi zaman geçmişin büyük acılarına kimi zaman küçük simgelerine yaslanırlar. Yıllar önce Karadeniz’in kuzeydoğu yakasında Tuapse’nin girişinde yağmurlu bir havada ilerlerken yol arkadaşım arabayı koca bir meşe ağacının yanında durdurdu.


Gazeteci-yazar Celal Başlangıç, siyasi iktidara yakın Ethem Sancak’tan gazetelerini ve TV kanallarını devralan Hasan Yeşildağ’ın Suriye’ye cihatçı göndermekten Medet Önlü cinayetine, Abdi İpekçi suikastından Erdoğan’la aynı koğuşa düşüp korumalığını yapmasına kadar bir dizi karanlık faaliyetteki rolüne ışık tutuyor..

Halktan insanların otoriter ve faşist iktidarlarla olan ilişkisi daima bir
korku ya da
direnç niteliği taşır. Böylesi bir ortam içerisinde
sınıf bilincinin hasmı olan manipülasyon, burjuva ilkelerine dayalı demokrasinin
aldatma biçimlerinden farklıdır. Bu noktada iktidardaki değerlerin baskı aracılığıyla dayatılması söz konusudur.
Son Yorumlar
4 yıl 26 hafta önce
5 yıl 14 hafta önce
5 yıl 16 hafta önce
5 yıl 19 hafta önce
5 yıl 20 hafta önce
5 yıl 35 hafta önce
6 yıl 1 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 13 hafta önce
6 yıl 14 hafta önce